Hemoroid (Basur)
Özel İmperial Hastanesi genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Sezgin Mumcu; halk arasında “basur” olarak bilinen hemoroid hastalığının çağımızın en yaygın hastalıklarından biri olduğunu belirterek, hastalığın görülme sıklığının yaşla birlikte arttığını kaydetti.
Dr. Sezgin Mumcu, dengesiz beslenmenin beraberinde getirdiği sorunların başında gelen hemoroid hastalığının, anüs (barsağın son çıkış kısmı) bölgesinde normalde bulunan damar yumağının belirginleşip sarkması sonucu oluştuğunu belirtti. Dr. Mumcu “hemoroidin nedeni genellikle makat basıncının artışından kaynaklanmaktadır. Bu durum kötü beslenme alışkanlıkları sebebiyle çoğunlukla kabızlık sorunu yaşayan insanlarda gözlenmektedir. Özellikle sık sık kabız olan kimselerde büyük abdest yaparken ıkınma sonucunda basınç artar ve bu bölgedeki toplar damarlar artan basınç nedeni ile genişleyerek hemoroid oluşumunu kolaylaştırmaktadır” dedi.
Dr. Mumcu ”ülkemizde kadın erkek bir çok kişiyi yakından ilgilendiren hemoroid probleminin nedenleri arasında kabızlık dışında uzun süre oturma, uzun süreli hareketsiz olarak ayakta kalma, aşırı kilo, ishal, ağır kaldırma ve ıkınma gerektiren durumlar(idrar güçlüğü, doğum, tuvalet alışkanlığı vb.) gelmektedir. Makat bölgesinde ağrı, kanama, yanma,kaşıntı, akıntı, ileri evrede dışkı kaçırma hissi en sık karşılaşılan belirtilerdir dedi. Dr. Mumcu “şikâyetler genellikle kabızlık ve ishal sonrası dışkılama bitiminde ortaya çıkar. Kişi tuvaletini yaptıktan sonra o bölgedeki ağrı, yanma, damlama tarzında ya da bulaşma şeklinde kan görülmesi hastalığın ilk ve en sık görülen belirtilerindendir. Ancak bu belirtilerin şiddetli kabızlık ya da uzun süreli ishalden sonra bir iki kez görülmesi hastalık kabul edilmez. Arka arkaya üç dört kez görülmesi ya da bir kez görülüp belirli periyodlarla tekrar etmesi hastalık sayılmaktadır” dedi.
Hemoroidin görülme sıklığının gelişmiş ülkelerde daha fazla olduğunu belirten Dr. Mumcu bunun en önemli sebeplerinin beslenme şekilleri ve çalışma şekilleri olduğunu kaydetti. Dr. Mumcu posalı gıdaların daha az tüketiliyor olması ve beden gücü ile işlerin yapılmaması, hareketsiz olarak çalışılıyor olması yatkınlığı arttırmaktadır dedi.
Basuru kontrol altına almak ve hastanın şikayetlerini azaltmak için hekimlerin uyguladığı tedavinin yanı sıra kişilerin de yapması gerekenler olduğunu belirten Dr. Mumcu “öncelikle bağırsağın düzenli çalışmasını sağlamak ve kabızlığı ortadan kaldırmaya çalışmak gerekmektedir. Günlük su alımı en az 2 litre olmalıdır. Alkol, kahve, kola gibi sindirim sistemine zarar verecek içeceklerden uzak durulmalı, beslenirken lifli gıdalara ağırlık verilmelidir. Fazla ve acı yemekten kaçınmak gerekir. Ayrıca şişliği önlemek için sıcak suya oturma banyoları tavsiye edilir “dedi. Dr. Mumcu hastalığın kontrol edilemediği, şikayetlerin ortadan kaldırılamadığı durumlarda cerrahi tedavinin uygulandığını belirtti.